Aslında ''hiç'' deyip yazıyı sonlandırmam lazım biliyorum ama uzun süredir boşlamışız bloğu bari biraz çiziktiriverelim. Karantina dönemiyle de bağlantılı olacak yazı biraz manidar ama tesadüf yani özgürlüğümün kıymetini karantinada anlamadım yani daha önceden biliyodum. Ehehe..
Özgür insan kimdir? Sadece mapusta yatmayan insan mıdır? Yoksa hakkaten adı Özgür olan mıdır? Valla ikinci şık daha yakın. Tabii ki Allah kimseyi oralara düşürmesin ancak benim anlatmaya çalıştığım mevzu başka..
Biz özgür müyüz şimdi? İstediğimiz herşeyi yapabiliyo muyuz? Canımızın istediği yere gidebiliyo muyuz? Hayır. Bunu yazının başında da dediğim gibi karantina için söylemiyorum. Yani şu an yasak olduğu için mi gidemiyoruz hiçbir yere yoksa yurtdışına filan çıkamamamızın karantinayla hiçbir alakası yok mu? Tabii ki yok. Maddiyat iki gözüm maddiyat.. Yav arkadaşım ben Allah'ın yarattığı dağa taşa gitmek için senden niye vize alayım, pasaport filan işlerine gireyim? Var mı bundan 300-400 yıl önce böyle bir saçmalık, yok. E şimdi niye var böyle bi uygulama? Tamam belli ölçüde mantıklı hani herkes elini kolunu sallaya sallaya her yere girip çıkmasın tamamda bu nedir arkadaş. Sen bana nasıl öğretiyosun özgürlüğü ilkokulda. Başkalarının özgürlüğünü kısıtlamadığın sürece her şeyi yapmakta özgürsün. Hani lan nerde o özgürlük. Yapamıyoruz işte. İstediğim gibi eğitim alayım, yok paradan haber ver. İstediğim gibi alışveriş yapayım yok paradan haber ver. İstediğim gibi gezeyim, yok vizeden şundan bundan yani paradan haber ver. İstediğim gibi evleneyim bari çoluğum çocuğum benim çektiklerimi çekmesin, bu sefer daha çok paradan haber ver. E eğitim zaten özelleşmiş özelleşeceği kadar yani her yıl çıkan hem çoban hem ÖSS birincisi haberindeki eleman değilseniz doğru düzgün eğitim yok. E haliyle doğru düzgün işte yok. Ondan sonra gir sevmediğin bir işe, borçla harçla bi şekilde evlen önce okurken yaptığın borçları bitir sonra bi araba bi ev için 20 sene çalış sonra da emekli ol kıt kanaat geçin daha o da geçinebilirsen yani. Bu emeklilik işi de baya bi saçma. Ulan onca yıl yatırdığın primleri biriktirsen emekli olduğunda sırf vadesiyle bile kral gibi yaşarsın ama işte adamlar sistemi güzel kurmuş anasını satıym.
Ben bu sistemi biraz turan taktiğine benzetiyorum. Tam böyle hayata atılmaya başlamadan önce sana ufak yemi atıyolar sen de diyosun oo bu kolaymış lan saldırayım diyosun sonra kenardan bastırıyo herifler sen de yem oluyosun sonunda. Çarkın dişlisi oluyosun bi nevi. Biraz klişe ama gerçek bu.
E hani özgürdüm ben. Başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığım sürece her şeyi yapmakta özgürdüm. Bizim bunları yapmamız kimin özgürlüğünü kısıtlıyo acep? Teoride hepimiz özgürüz evet ya pratikte? Demokraside böyle değil mi usta zaten biraz? Nedir demokrasinin en klişe tanımı? Halkın kendi kendini yönetmesi.. E %51'le başa gelen bir partiyi ele alalım. Bu geri kalan %49 vatan haini mi? Bu tanıma göre ya ben halk değilim ya da işin içinde başka bi ibnelik var.
Bol soru işaretli bol klişeli bi yazı oldu ama napalım idare ediceksiniz artık. Hadi kalın sağlıcakla..